21 Kasım 2012 Çarşamba

gece atarı

Bazi geceler yatmadan evvel, her sey heyecan verici bir bicimde ilginc gelmiyor mu? Sabah agzim burnum kayik bicimde uyandigim su yatak, gece yatarken sanki dunyayi kurtaracak birini agirliyor. Peki oyleyse, sabaha neden kalmiyor o biri de agzi burnu kayik siradan isler pesinde kosan biri kalkiyor bu yataktan? Hayir, Morpheus falan da beni aramiyor biliyorum. Bu iki arada bir deredelik beni sadece yormaya yariyor.

Bu konuda devam etmeyecegim, soyleyeceklerimden utanacakmisim gibi bir hisse kapildim.

En sevdigim filmlerden biri Sleepless in Seattle. Iki senede bir izliyorum galiba. Ilk kez ilkokulda izlemistim, asik olmak Empire State'in en ust katinda oluyor saniyordum. Sonralari baya alt katlara indim, simdiyse baya sokaklardayim. Ama belki asik olmak hala Empire State'in en ust katinda oluyordur. Yolumuz uzun mu yani? Olamaz.

Yok ya, kismet bu isler.

Aklim olsaydi, Amerikan Kultur Dernegi'ne gidip Ingilizce ogrenmek icin haftasonlari olan baleyi birakmaz, sonraki kertede de dershaneye gitmek icin Amerikan Kultur Dernegi'ni birakmazdim. Boylelikle once Izmir Fen Lisesi ve sonra da Bogazici Universitesi'nde okumazdim. Gider, balerin oluverirdim! Ama cumleyi yanlis kurdum, aklim oldugu icin bu okullari kazandim. Degil mi? Okudum. Buyuk adam olmak icin. Plazalarin buyuk adamlari.

Neyse.

Paris'te soyle bir dukkan vardi. Dans gerecleri satiyordu. Bale pabuclari, bir suru, yan yana. Ismi Repetto. Su pembe yumusak seyler, cok guzeller.





1 yorum:

Mehmets dedi ki...

bende cok severim efenim o filmi ama o dönem bir başkaydı gerçekten şimdi çook çook eskide kalmış gibi