26 Eylül 2013 Perşembe

bir beethoven eseri dinlerken akla gelenler


Acı çekebilmekten duyulan memnuniyet. Sanki insanlığın şimdiye kadar çektiği tüm acılara topyekûn borcunu ödermiş gibi. Ağlamanın doğurmakla birçok ortak özelliği olduğunu fark etmek henüz hamile bile kalmamışken şu hayatta. Ve gözyaşlarını kucağına almak. Fark etmek nefes almanın hafife alınmışlığını; yaşamın kilidini açan anahtar oysa.

Kelimelerin notalar gibi olamaması çoğu zaman… Yüzlerce yıl önce yaşamış insanlara hayran olmak. Bugünde zaman geçirmek sadece; varlığını geçmişe armağan etmek. Kim bunun bir hata olduğunu söyleyebilir? Akıl ve kalp dilediği yöne gidebilir. Ve kim şu an aşık olmadığımı söyleyebilir? Aşk adressiz de olabilir.

Gökyüzü hayal kurmak için midir? Ne zaman Kuşadası’na gitsem, çocukken gece gökyüzüne bakarak kurduğum hayalleri aynı yerlerde, aynı yıldızlara asılı bulurum. Kimisi parlak, kimisi sönük. Hangisi olursa olsun sevinirim. Sevinmek için dünya üzerinde sabit bir yerleri olması insanın… Bir sürü sen bulmak içinde. Büyümüş olacağını sandığın bütün yaşlarda, bir yerlerde hiç büyümemiş olmak. Hatta birkaç saniyelik delilik esnasında, bir gün öleceğine bile inanmamak. Sebebi herhalde nefes almaya düpedüz hayran olmak.


Kuşadası, Eylül 2012

Hiç yorum yok: