17 Nisan 2013 Çarşamba

öyküleriniz

Bazı şeyleri hayatın içindeki öyküler diye toparlayınca, pek de sinirlenecek bir durum kalmıyor ortada. Biliyorum, bazen bir şeyler gerçekten acıklı olabiliyor. Bu yüzden insan insana düşman kesiliyor, bu insan bana bunu nasıl yaşatır diye kendini yiyor. Buna gerek olmadığına kanaat getirdim. Bazen insanları tanıyamayabiliyorsunuz. Bir biçime inanmak istiyorsunuz ve onu o biçimde görebileceğiniz tek noktayı buluyor ve orada durmaya resmen ant içiyorsunuz. Ve bunun bir sebebi olması gerekmiyor. Parmağıyla güneşe dokunan arkadaşınızın fotoğrafını çekerken ne dersiniz? ''Biraz sağa git, çok az kaldır parmağını, biraz da kıvır, hah tamam dur orda!'' Bu fotoğrafı çekerken güneşe dokunulamayacağını bilmeyen biriyseniz eskaza(!) , arkadaşınızın sarı-turuncu parlak bir küreye dokunduğunu sanabilirsiniz. Ve aynı şekilde yeteri kadar uğraşırsanız, bir insanın özünün değişmeyeceğini de henüz bilmeyen bir insansanız, birini istediğiniz şekilde görebilirsiniz.

Elbette, herkes güneşe dokunulamayacağını bilir. Ve tabii, insanın özünün bakış açısıyla değişmeyeceği de er geç öğrenilir. Bu durumda insan kendini bir yalanı yaşamış gibi hissedebilir. Zaman geçmiş, öyle sanılan onca zaman akıp gitmiştir. Ama zaman her şeyi gerçek kılan tek şey değil midir? Bu durumda hem zaman akıp hem de nasıl yaşanmış sanılanlar aslında yaşanmamış olabilir? Bu ikilem arasıra aklıma gelirdi, öyle de kalırdı. Dün, Deniz Erksan'ın Yüzüklerin Efendisi'ne yazmış olduğu önsözün bir parçasıyla karşılaştım:

''... gerçekliği askıya alıp bir süre için öykünün temel varsayımlarına inanmayı kabul ettiğimiz andan itibaren, olaylar zaten gerçektir.''

Bu durumda, sizin yazdığınız birkaç öykü barındırabilir hayatınız. Öyküler gerçek değil diye kızmak da yersiz olabilir. Öykünün içindeki her şeye inanmamış mıydınız zamanında, gerçekliği kendi seçiminizle askıya alırken? Buradan hareketle, insan hiçbir şeye kızmamayı bile başarabilir. Ne de olsa hiçbir yazar, sonu kötü biten güzel bir öykü yazdığı için pişman olmamış, kendine kızmamıştır.

1 yorum:

Emir Bey dedi ki...

Güzel demiş önsöz. =) Konundan alakasız olsa da dünyanın en güzel kitabını okuyorsun, senden daha çok heyecanlandım sanırım ama o kitaptan öğreneceğin çok şey var.