22 Nisan 2013 Pazartesi

kola

En mutlu olduğum zamanlar. Uçmaya yakındım gibi hatırlıyorum o zamanları. Nefesim olsun, kalp atışlarım olsun... Motor gibi çalışıp uçuyorum hissi yaratıyorlardı bende herhalde.

Uçmak harikuladedir ama düşmek de mümkün. Ya da uçacaksın sanıp uçamadan o hissi kaybetmek de kötüdür. Ne uzatıyorum... O çeşit mutluluğumu özlüyorum işte. Bin sözcükle anlatmaya lüzum yok. Aynaya bile kendimi tutamayıp gülümsüyordum ki bu mutluluğun tepe noktası bence. Kişinin kendi varlığına 'Çok mutlusun ya, helal olsun!' deyip selam çakmasıdır o gülümseme. İçinde bile en ufak dert olmadan. 

Ne vardı bu mutluluğun içinde? Nasıl bir insandim ben? Allah aşkına, sadece aşık olmakla ilgisi olamaz bunun. O kadar da basit olamaz, olamam. Sanki bir kimyasal formül okumuşum, sonra da bana demişler: "O Coca-Cola'nin orijinal formülüydü, şimdi gidip satabilirsin." "E ama ben okumadan once deseydiniz, ona göre dikkat ederdim!" demişim ben de sonra. Gerçekten, biri de deseydi ki bu mutluluğun elindeki kolanın gazından farkı yok.

Kolanın gazı hiç kaçmaz sandım herhalde. İyi. Bundan sonraki 'o çeşit mutluluğumun' kapağını kapatırım, aklımda olsun.

Hiç yorum yok: