30 Ocak 2013 Çarşamba

az çok

Düşündüm de bir önceki yazımda çizdiğim grafik şu ana kadar çizdiğim en doğru grafik. Bu her şeyi açıklıyor. Neden tanımadığım insanları sevebildiğimi. Görmüş olmam bile gerekmiyor. Bir fotoğrafa eşlik eden sözlerle buluşmam, sarılmayı istemek için gerek ve yeter koşul. Ama özgül* kombinasyonu oluşturan bu eser elementlerin bir araya gelme ihtimalini siz düşünün. Hele mevzu aşk ise. Aslında bu kadar iddialı olmaya da gerek yok; basitçe karşı cinsten hoşlanmaksa bile mevzu. Hayatım boyunca hoşlandığım erkeklerin sayısı bir elin parmakları kadar sanırım. İlk gençlik dahil. Ve hatta, çocukluk bile hariç değil. **

Bir arkadaşım şunu dedi: ''Senin birini az seviyorken birlikte olman seni sevenin (birlikte olduğunun) cehennemi olur. Sen'den edindiğim izlenim. O yüzden sev çoksev.''

Biliyorum. Zaten iki şıkkım olmadı hiç, hep çokseviyorum. Az sayıda, çokseviyorum. Çok sayıda biöylebiböylesevmelerdense, böylesi daha iyidir. 

*Spesifik kelimesinin tam Türkçe karşılığı özgül kelimesiymiş ama doğru kullanım olup olmadığından emin değilim.

**Cemal Süreya da hiç görmediğim, sarılmak istediğim, çok sevdiklerimden.

Hiç yorum yok: