16 Ekim 2012 Salı

normal

Insanlar isten cikmis evlerine gidiyor, metrobuse giden yolun en kalabalik ve dar yerinde bir tekerlekli sandalye var. Uzerinde gozu akmis, yuzu yanmis cok yasli bir teyze. Kafasi geriye dogru, uyuyor gibi bir halde. Bir insan da durmuyor. Buna ben de dahilim. Adimlarim yavaslasa da, bedenim ve aklim anlasamiyor ve yuzum ne sekil alacagini bilmez; uyumsuz bir ruhla devam ediyor yola. Allahim diyorum, bu koskoca yasamlara yayilmis bir sapkinlik hali. Herkes merak ediyor belki, ne olmus o teyzeye. Neden o yasta sokakta, surati neden bu halde, biz yuruyecegiz ve o? Ne zamana kadar orada kalacak? Hic evlendi mi? Cocuklari var mi? Varsa neredeler? Yoksa neden yoklar? Aksam nerede uyuyacak? Peki ya yarin? Neden metrobus gecidinin ortasinda o tekerlekli sandalyede oylece duruyor? Yoksa biri birakti ve az sonra gelecek mi? Yine Allahim diyorum, gozu akmis oldugu ve her daim acik gorundugu icin uyuyup uyumadigini bile anlamiyorum. Ve orada yuruyup gitmek normal, durmamak, dusunmemek normal... Binlerce kisi icin normal... Duymamak.

Aklima inanamiyorum. Nasil isledigine, nasil isletildigine. Bir gun boyle seylere tepki vermeyi, o tekerlekli sandalyenin yanina egilip sorabilmayi umuyorum. Ben bir sey yapamiyorsam, bir telefon etmekten aciz olmadigimi gormek istiyorum. Cekinmeden, ikinci kez dusunmeden. Is hayatinda her sey icin gereken o meshur 'aksiyon' alinirken es gectigimiz seyler vicdan hesabinda toplaniyor cunku. Agir gelecek ileride bir gun. Ileride de degil, en basitinden saat su an 03.47 ve ben o teyzenin simdi ne halde oldugunu merak ediyorum.

Hiç yorum yok: