18 Ekim 2012 Perşembe

marika'nin mektuplar ayyuka cikti

Yine Marika'nin Mektuplari'ndan bir kisim paylasiyorum. Hislendirici yerleri mevcut. Oyle ne idugu belirsiz bir kitap ki, dunya uzerinde bir yazari, bir kitabi basan kisi, bir de ben okumus olacagim sanirim. Sadece kapak rengini ve adini begendiginiz icin eski bir kitap alirsaniz boyle olabiliyor. Ve itiraf ediyorum ki bu beni icten ice keyiflendiriyor.

"Deniz deryasin, biliyorum. Lakin ben kiyinda oturuyorum simdilik. Kiyida, islattigin kumlarda biraz geziniyor, sana bakip seni kokluyorum.

Kuzu. Icimde mutemadiyen kuzu diyen bir kimse var. Gece uyumadan evvel, gogsume sokulan elimle icimde bir sefkat dalgasi peyda oluyor sanki. Ve o dalga senin kiyilarina vuruyor. Lakin keske boyle tarifi guc duygular uyandirmasan bende. Ve sana kizsam dahi bana hemen gelecek yuzu bulmasan. Bulamasan kuzum. Ben gelme, git diyemiyorum.

Cok onceden, seninle daha tanismaz iken, sana soylemeye utandigim ufacik bir rastlantidan duydugum manasiz memnuniyet beni gozunden dusurur mu diye merak ettigimde, gun gelip bana bu ayrintiyi senin soyleyecegini dusunemezdim. Ama soyledin, ben tebessum ettim. Sen bakma, icim genisledi. Sinirlarimdan tastim.

Sen. Uyku gibisin bana. Ne guzelsin. Biraksalar hep uyurum kuzum."

Hiç yorum yok: