Paris'te ne yaptım, neler oldu; çok uzun... Beklenmedik. Bu yıl, geçen yıl anlattığım gibi anlatasım yok. Hislerimi not almışım daha çok. Paris'te eski bir sevgilim var, onun evinde kalmadım mesela. İstemedim, Türkiye'den bir arkadaşımın evinde kaldım. Deftere, 'Yalnızlığı bu kez resmen arzuluyorum.' yazmışım. İki gün kadar tek başımaydım, onun dışında o eski sevgili ve Türkiye'den arkadaşımla vakit geçirdim. Fakat şunu fark ettim ki, yalnız olduğum günler, saatler belki daha çok aktı birbiri üstünden. Bu da şunu doğruluyor ki, içimde birkaç kişi daha var beni yalnız bırakmayan. Şimdilik hepsine Melis diyorum, olgun bir kadın olduğumda her birini tanımış olup, en ağır basan yanlarını onlara isim diye veririm.
Anlatmak istiyorum da aslında şuraya gittim, bunu yaptım, onu aldım diye. Belki başka bir yazıda. Bir tek şunu diyeyim: Yeni yıla en sevdikleriyle girmeli insan. Bu yıl bu yüzden, saat on ikide yabancılaştım biraz. Paris bekaretini bende yitirdiğinden midir bilinmez, İstanbul'u özledim. Herkes İstanbul'daydı çünkü, her şey. O an fark ettim. Muhteşem bir yılbaşı Rumeli Hisarüstü'nde de yaşanabilir, Kadıköy'de de. Öyle de yaşanır ki, Eyfel sadece üç dakika heyecanlandırır adamı.
Paris'in güzelliğini değiştirmiyor tabii hiçbir şey. Ama o güzelliğin içine girebilmek için, aşk gerekiyor. İçinde olması yetmez boşuna heyecanlanma, yanında olması lazım. O yüzden ki, benim bir dahaki gidişim sevdiğim adamla olur. Yoksa üçüncü ya da beşinci, hepsi aynı gelecek.
Canım Paris çekti diyenler.
8 yorum:
fani
dünya
bu kadar seversen paris'i, sevemezsin biraz daha o paris'i
haklısın.
sevdiğin adam ne düşünüyor bu konuda
geleceğe gidip bi' sormam lazım.
gece gece aşkına getirdin
Paris aski, kendi gelir..
Yorum Gönder