14 Temmuz 2011 Perşembe

haziranda doğmak zor

Çünkü azımsanmayacak bir ihtimalle yengeç burcusunuzdur! Uçan kuşa ağlarsınız, geçmiş yakanızdan düşmez; kokuşmuş nefesiyle anlatır durur kendini yorulmadan. Özlersiniz, o biçim. Üç yıl önce gittiğiniz yaz okulunun balkonunda iki kelâm ettiğiniz o çocuğu bile ezberlemişçesine aklınız, İtalyanca bir tane kelime onu düşürür aklınıza. İlk buluşmaları aklınızın mücevher kutularında saklarsınız. Can Yücel'in dizelerini sesli okuyamazsınız; beşinci dizede titrer sesiniz. Her şeyi saklarsınız; iki yıl önceki sevgilinin yedi yıl önce aldığı ilk çiçeği de, üzerinde bir kelime ve yazanın adı çiziktirilmiş bir dondurma kağıdını da. Deli Fransız'ın tekiyle Verona'ya gittiğiniz tren biletini, onu da. Saklarsınız çünkü atmak zordur. Öyle değerlidir bir çöp bile; size hatırlatıyorsa güzellikleri.

İnsan her yazın son günü ağlamaklı olur mu, bu sene bu evde son kez kalıyorum diye. Castello Meydanı'nda biriyle son kez birlikte yürüdüğünü bildiğinde. İstanbul'dan gitmeden hemen önce o eve son kez gidişinde. Bir daha Nice'te öyle bir yağmurda, öyle bir dükkandan o şarkıyı çalan bir müzik kutusu almayacağını bildiğinde. Seksen küsur yaşındaki büyükanneye her veda edişinde bunun son olabileceği aklına geldiğinde. Güzel şeyler bile ağlatır mı böyle anında? Ağlatıyor işte. Her şehre birer gözyaşı, onlarca kahkahaya karşılık.

Haziranda doğmak zor. Çünkü haziran yağmurları gibi gözyaşı bahşedilmiş size siz doğarken.

Hiç yorum yok: