2 Mayıs 2011 Pazartesi

mutlu eden

Melis okudum bütün yazılarını. Ve ben sensin resmen. Birkaç yaş büyüğüm sadece. Ve yaşadığım şeyler geldi aklıma, hala yaşamakta olduğum. Baya ağladım. Çok iyi geldi. Çünkü lise 3ten beri doğru düzgün blog, tumblr sayfası bulup da okuyamıyordum. Hep bir şeyleri eksikti. Sen günlük misali dökerken içini, öyle cümleler kullanmışsın ki. Övesim geliyor sürekli. Kendine asıl şimdi hakikaten iyi bak, böyle yürekler lazım :)..

Müzik Kulübü turnesinde çektiğim fotoğraflardan beni bulup, profilimde bloguma tıklayan, tüm yazılarımı okuyan bir insan; bana bu mesajı atan. Benden üç yaş küçük güzel bir kız. Tanımadığım biri yazdıklarımı okuyup ağladı mı yani? Bunu mu yaptım? Dokunabildim mi yani? Herhalde, şu hayatta beni daha mutlu eden bir şey daha bulamam. Yazdıklarımla insanlara dokunabilmek. Hoş, ağlatmak istemem ama ağlamanın her zaman kötü olduğunu düşünenlerden de değilim. Bazen yıkanır insan ağlayınca, hafifler. Mesela ben ağladıktan sonra çocuk gibi hissederim kendimi, rahatça uyurum.

Bir kanal var; düşüncelerimin, yazdıklarımın, söylediklerimin akıp gittiği. O kanalda benimle olabilen insanların varlığı benim tatminim. Yine geçen günlerde, tanımadığım başka biri, tüm gece yazdıklarımı okuduğunu ve yatamadığını söyleyen bir mesaj atmış. İçimde bir şey zıplıyor bunları duyunca. Ve o şeyi kaybetmeyeceğimi biliyorum. Yani, hayatta beni en mutlu eden şeyin bu olduğunun farkındalığını taşıyacağımı.

Teşekkür ederim, Müge. Beni tanımazken, bir gece tüm yazdıklarımı okuduğun, bunu bana söylediğin için bu denli içtenlikle. Ne kadar değerli; anlatamıyorum.

Hiç yorum yok: