25 Aralık 2010 Cumartesi

melisina

Torino hakkında düşünüp yazmaya başladım, son baştan daha yakın olduğundan beri. Geldiğimden beri olanlar, olduklarım.. Tanıdıklarım, sevdiklerim, yakın olduklarım. Bu yazma işini de tek başıma kafelerde yapıyorum. Sahi, en çok yazarken tatmin oluyorum galiba. Ve bu görülüyor olmalı ben bir şey yazarken. Heyecanlı oluyorum ve gözlerim parlıyor, tam demek istediğimi, demek istediğim şekliyle yazabilip yazdığımı okuyunca. Bir sürü kağıdım oldu, bilgisayarımı almadığımda kağıtlara yazıyorum. Aslında bilgisayara yazmaktansa kağıda yazmayı seviyorum galiba. İstanbul'a dönünce kendime hepsiburada.com'dan bir daktilo hediye edeceğim! 30 lira civarı fiyatlarıyla beni mest ettiler. Odamdaki masamda dursun, şu yazma dürtüsü sanal kelimelerde değil de siyah mürekkepte hayat bulsun.



İşte efendim, arkadaşlarımız memleketlerinde, biz de Paris'e gidene kadar biraz yalnızlık. Bugün Noel, bütün dükkanlar kapalı, açık olan birkaç kafeden birine attım kendimi. Yazacağımı yazıp yollara düştüm sonra da. Genelde girdiğim sokakların başında durup kendime o sokaklara girmeme yasağı koydum, tanımadığım sokaklarda yürümeye çalıştım. Çoğunlukla nehire çektim. Ponte Vittorio Emanuele I ile karşıya geçtim, köprüden geçerken şarkı söylüyordum da bakıyordu insanlar. Bunu İstanbul'da yaptığımdan daha sık yapıyorum burda. Geçenlerde de Via Garibaldi'de yürürken ani bir sol yapıp Via Mercanti'ye girmiştim. Müziği takip edip "I wanna hold your hand"i çalar bulmuştum eski bir dükkanda! Koroda söylediğim partimi söylemiştim vitrine bakınırken, yine bakıyordu insanlar. Ama yüksek sesle söylemeyince güzel olmuyor, bunu bilmiyorlar mı! İşte bugün de öyle, Piazza Della Regina'dan yukarılara çıktım, döndüm dolaştım, Parco Del Valentino'ya kadar. Düşünce sellerim.. Bugün ziyadesiyle benim hakkımda idiler.



Benden size çok mutlu Noeller!

Hiç yorum yok: