9 Temmuz 2013 Salı

isyan mı o?

Çocukluk, sonra her şey zor gelsin diye mi o kadar güzel? Dünyaya dair milyonlarca güzelliği keşfedemeden ömür geçsin diye mi bu kadar zor, yaşamak denilen, on beş on altı saatlik gündüzlerin toplamı?

Gezi Parkı'na 'biz nefes almak istiyoruz' demek için gitmiştik. Dünyaya geldim, diyebilmenin koşuludur nefes almak. Sonra, yaşadım diyebilmenin koşulları gelir; işte biz onlar için direniyoruz. Kalbimize oturan şeylerle yaşayıp gitmeyi kendimize yediremiyoruz. Ama hakkını aradığımız o nefesi, canlılığın en basit göstergesini, şimdi başka yerlerden de kısmaktalar. Bazı yapılanlar, insan türünü sorgulamaya dahi itiyor. Ben mi yanlış oldum anne, diye soracak oluyorum yeri geliyor... Biz mi yanlış olduk? Hayır, olmadık... Bakın, Voltaire ne demiş: Kötü insanlar iyi insanları sınamaya yarar! Demek ki zorluğun sebebi, bir sınav halinin süregelmesi. Bitiş zili çalmayacak. Bunu öğrenmek demek, büyümek demek.

Bazen ağlayacak oluyorum ki çoğu zaman ufak tefek, büyük küçük birçok şeye ağlarım yalnız başıma. Her şey çok basit geliyor bana bu sınavda, 'ben bitirdim ulan çıkmak istiyorum!' diye bağırmak istiyorum. Çünkü çok basit hakikaten! Siz de bağırmak istiyorsunuz ki bakın işte direniyoruz. Yukarıda Allah mı var? Peki o zaman. Allahın Yunusu da, aynı Allahın Bukowskisi de aynı şeyi demiş:

Bukowski: ''Hepimiz öleceğiz, hepimiz, amma sirk ha! Bunu bilmek bile birbirimizi sevdirmeli ama olmuyor. Ufak tefek şeyler tarafından dehşete düşürülüp, hiçbir şey tarafından yiyip bitiriliyoruz.''

Yunus: ''Gelin tanış olalım, işin kolayın tutalım, sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz.''

Birilerine soruyorum o zaman, bu da mı tesadüf! Demek ki sorunun cevabı bu, bırakın da çıkalım şu sınavdan!






Hiç yorum yok: