28 Temmuz 2011 Perşembe

melis

Çemberimde Gül Oya'nın Zarife'si gibi başka bir isimle mi devam etsem hayata? Melis'in tınısı, bana Melis diye hitap edilmesinin verdiği his, bazı insanların başka türlü Melis deyişi, Melis'i başka türlü demeseler de benim için başka olması, anlamının balözü olması, balın tatlı olması... Sudan sebeplerdir belki, o yüzden o sular gözlerimden akıyordur. Olur mu öyle?

Şu an bana ne iyi gelirdi biliyorum. Balonla gökyüzünde dolaşmak. Balonla beraber içim de havalanırdı. Aptal aptal el sallardım aşağıya, aklımdaki isimleri bağırırdım, itiraf ederdim bir şeyleri. Herkesten yukarıda, herkes aşağıda.

Anıl. Sana mezuniyet gecesinde ne yapmak istediğimi anlatınca dedin ya; bazen gerçekten bir filmde oynarmışçasına yaşadığını düşünüyorum, bundan korkuyorum diye. Ben de korkuyorum. Film dediğin kısadır, bir iki saat. Hayat uzun, çok uzun. Tamamını film gibi yaşayamazsın. Yaşarsan içinden çıkamazsın. Altın suyunu şişelere doldurup saklar gibi yaşamaya çalışıyorum anları. Kafamda çiziyorum, boyuyorum, parlatıyorum. Ama o kadar güzel olmak zorunda değil aslında, olmak zorunda da değil. Suyu pet şişelere doldurarak da yaşar gidersin. (Gider misin?)

İpek. Hayatımdaki (hatta belki hayattaki) en güzel insan olabilir misin? Ne kadar güzel seninle geçen zamanlar. Filmin en sevdiğim bölümleri. :) 21 Temmuz 2011 gecesini, Bebek'i, Sezen Aksu'yu, kayıp düştüğüm, gece vakti güle güle gözlükle koştuğum sokağı, kime niyet sana kısmet olan şarabı; hepsini çok sevdim.

Hayat. Ben biraz daha dengeni tuttursam. İzin versem oluşlara; ben dokunmadan olmalarına, olmayacaklarsa yokluklarına. Dinlesem, konuşmasam bu kadar çok Melis'le. Belki de bu yüzden içini bu kadar doldurdum adımın, şimdi de terk etmek istiyorum. İskambil kağıtlarından kuleymiş gibi adım; üfleyip kaçmak, yenisini yapmak istiyorum. İ şapkasını çıkarsın önce bu güzel isme, sonra alsın başını gitsin. E ve l el sallasınlar i'ye, sonra el ele tutuşup ikisi gitsin, m ve s kalsın geriye. Sonra s, sessizce uzaklaşıp yalnız bıraksın m'yi. M bir başına kalsın, gitmesin bir yere. Oturup düşünsün, gidenler kadar güzel harfler toplasın yanına, başka bir isme dönüşsünler. Melis kadar güzel olmaz, anlamı da balözü gibi tatlı olmaz biliyorum. Ama zaten, kimse kimsenin yerini doldurmuyor, isimler mi dolduracak. Varsın olsun bir şey, Melis diye bir kızdan bahsedeyim sadece, olmak yerine. En azından bir süre, biraz daha büyüyene kadar...

5 yorum:

Adsız dedi ki...

keşke sizi daha yakından tanıyabilseydim... blogunuz süper, themagger mısır apartmanı yazınıza hayranım...

Melisina dedi ki...

teşekkür ederim.. :)

Adsız dedi ki...

http://www.youtube.com/watch?v=r4vkvhijdqk

sen seversin kesin, ilerde çocuğuna yaparsın belki benzer bişey

neselihaller dedi ki...

Merhaba Melis,

Birkaç yazını okudum...O yaşlardaki beni hatırladım. Ben şu an 35 yaşındayım ve biliyor musun, hayatımı bir masal kahramanıymışım gibi yaşamayı seviyorum. Herşey geçiyor, sen kalıyorsun, bir gün, 80 yaşına geldiğinde dönüp de geçmişine baktığında eğer hatırlayacak birşey bulamazsan işte o zaman yaşamadıklarına pişman olursun. Çünkü şu bir gerçek ki insan yaşadıklarından değil, yaşamadıklarından pişman oluyor...

Güzel bir hayat dilerim...

Melisina dedi ki...

teşekkür ediyorum, okuduğunuz, yorumladığınız, kendinizden bir şeyler bulabildiğiniz için..