Acı çekebilmekten duyulan memnuniyet. Sanki insanlığın
şimdiye kadar çektiği tüm acılara topyekûn borcunu ödermiş gibi. Ağlamanın
doğurmakla birçok ortak özelliği olduğunu fark etmek henüz hamile bile
kalmamışken şu hayatta. Ve gözyaşlarını kucağına almak. Fark etmek
nefes almanın hafife alınmışlığını; yaşamın kilidini açan anahtar oysa.
Kelimelerin notalar gibi olamaması çoğu zaman… Yüzlerce yıl
önce yaşamış insanlara hayran olmak. Bugünde zaman geçirmek sadece; varlığını
geçmişe armağan etmek. Kim bunun bir hata olduğunu söyleyebilir? Akıl ve kalp
dilediği yöne gidebilir. Ve kim şu an aşık olmadığımı söyleyebilir? Aşk
adressiz de olabilir.
Gökyüzü hayal kurmak için midir? Ne zaman Kuşadası’na gitsem,
çocukken gece gökyüzüne bakarak kurduğum hayalleri aynı yerlerde, aynı
yıldızlara asılı bulurum. Kimisi parlak, kimisi sönük. Hangisi olursa olsun sevinirim. Sevinmek için dünya üzerinde sabit bir
yerleri olması insanın… Bir sürü sen bulmak içinde. Büyümüş olacağını sandığın
bütün yaşlarda, bir yerlerde hiç büyümemiş olmak. Hatta birkaç saniyelik delilik esnasında, bir gün öleceğine bile inanmamak. Sebebi herhalde nefes almaya düpedüz hayran olmak.
Kuşadası, Eylül 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder